top of page
Schoolgirl with Books
Yazarın fotoğrafıPandabiyat Ekibi

Pandabiyat Ekim 2023 Okuma Listesi



Thomas Bailey Aldrich - Kötü Çocuğun Öyküsü - PND Kitap


Thomas Bailey Aldrich’in 1870 yılında yayımlanan romanı Kötü Çocuğun Öyküsü, Amerikan edebiyatına hediye ettiği “kötü çocuğun kitabı” alt türünün ilk örneğidir. Yakın arkadaş oldukları Mark Twain’in Tom Sawyer’ın Maceraları ve Huckleberry Finn’in Maceraları gibi romanlarının yanı sıra, bu türde yazılmış bir çok kitabın da esin kaynağı olmuştur.


Aldrich’in kendi çocukluğundan yola çıkarak yazdığı yarı otobiyografik roman, Tom Bailey ismindeki bir çocuğun maceralarla ve yaramazlıklarla dolu heyecan verici serüvenlerini anlatır. Kurgusal Rivermouth kasabasında geçen bu serüvenlerde Aldrich, çocuk karakteri Tom Bailey ile edebiyatta ilk kez idealize edilmemiş, gerçek bir çocukluğa yer vermiştir. Romanın açılış cümleleri okuru bu duruma hazırlamak için kurulmuştur:


“Kötü bir çocuğun öyküsü bu. Belki çok da kötü değil ama epey kötü diyelim… Biliyorum, çünkü o çocuk benim, daha doğrusu bendim. Başlığımız okuyucuyu yanlış yönlendirmesin. Peşinen şunu söyleyeyim ki; benim pek de öyle itiraf edeceğim karanlık yönlerim falan yok. Benim burada hikâyeme kötü çocuğun öyküsü adını takmam; hem ben kendimi bu tür anlatılardaki o kusursuz delikanlılardan biri olarak görmediğim hem de pek melek sayılamayacak biri olduğum içindir.”


Tom Sawyer’dan ve Huckleberry Finn’den önce; “Tom Bailey” vardı!


(İllüstrasyonlu Özel Baskı)


Çevirmen: Nilsu Emre / Sayfa Sayısı: 270 / Kategori: Roman


 

Jale Parla - Edebiyat Yazıları/Kuram ve İnceleme - İletişim Yayınları


Jale Parla’nın yaklaşık 40 yıla yayılan kısa çalışmalarının bir araya getirildiği Edebiyat Yazıları, edebiyat tarihine ve edebiyat kuramına çok geniş bir perspektiften bakıyor. Romanın ortaya çıkışı, edebî kültür dünyasının modern çağa geçerken aldığı biçim, dünya edebiyatı, karşılaştırmalı edebiyat, kanon tartışmaları, edebiyatta karakter ve tip, tarihin edebiyatla kesişmesi... Bu tartışmalara dair itirazlar, eleştiri ekolleri, araçları, feminist eleştiri... Dünya edebiyatı ve ulusal edebiyat arasındaki gerilim ve etkilenmeler... Bu gerilim ve etkilenmelerin hem dünya edebiyatındaki örnekleri hem de Tanzimat’tan günümüze uzanan edebiyat tarihimizdeki yeri...


Jale Parla, edebiyat tarihi ve edebiyat eleştirisi üzerine 16. yüzyıldan günümüze uzanan ve çok farklı rotalara yönelen bir seyahatte, muazzam bir rehberlikle, bildiğimizi düşündüğümüz “hikâyeler”in ötesine nasıl bakılacağını anlatıyor.


Sayfa Sayısı: 440 / Kategori: Edebiyat-Eleştiri


 

Bernhard Schlink - Torun - Doğan Kitap


“Siz gözlerinizi kapatıyorsunuz ama Müslümanların Almanya’yı ele geçirmek istediklerini herkes görebilir, hem içeriden hem dışarıdan. Ya onlara boyun eğeriz ya da karşı koyarız. Galip gelmek istiyorsak biz onlardan daha güçlü olmalıyız. Hazırlıklı olmalıyız. Güçlü olan taraf biz olmazsak onlar olur.”


Kaspar, karısının ölümünden sonra onun geçmişinin sırlarıyla karşı karşıya kalmıştır: Birgit’in bir kızı vardır ve onun yarım bıraktığı hesaplaşmaları, yüzleşmeleri Kaspar yaşamak zorundadır artık.


Birgit'in kızı Svenja, kocası Björn ve kızları Sigrun, çağdaş Almanya’nın milliyetçi yüzüyle karşılarlar Kaspar’ı. Ama o, genç Sigrun’u notalar ve kelimeler aracılığıyla yeniden insanlığın ortak mirasına döndürmeye ve milliyetçiliğin tuzaklarından kurtarmaya kararlıdır.


Bernhard Schlink, Torun’da Almanya’yı ve onun aracılığıyla bizi, insanlığın evrensel geleceğine davet ediyor.


Çevirmen: İlknur Özdemir / Sayfa Sayısı: 320 / Kategori: Roman


 

Peter Stamm - Duyguların Arşivi - Delidolu


Kavuşulmaz bir aşk, hasretten çok daha fazlasıdır!


İsviçre edebiyatının önde gelen kalemlerinden Peter Stamm'ın yazdığı Duyguların Arşivi, hiçliğin tam ortasında kâğıt yığınlarından kendine yeni bir hayat kuran yalnız bir adamın içsel monologlarıyla şekillenen çarpıcı bir roman.


Geçmişle geleceği sağlam köprülerle birbirine bağlarken yalnızlığı duygulardan arınmakla eşdeğer tutan yazar; kavuşulmayan aşkların, zamanın işlediği suçların, varoluşsal hezeyanların gölgesinde yükselen baş döndürücü bir anlatı sergiliyor.


Katmanlı hikâyesini psikoloji ve felsefe sularında yüzdürerek derinlikli bir zemine oturtan bu sarsıcı kitap, pandemi döneminde küresel boyutta deneyimlediğimiz sosyal psikopatolojinin edebî bir izdüşümü âdeta.


Bir şeylerin değişmesini istemiyorum. Kabahat mi?


Köklü bir gazetenin karanlık dehlizlerinde uzun yıllar arşivcilik yapan başkarakter, işini kaybettikten sonra yaşama tutunmanın yolunu yine geçmişin tozlu sayfaları arasında bulur. Görev yaptığı gazetenin arşivini evine taşır, bodrumuna yerleştirir ve bu kez sadece kendisi için çalışmaya başlar. Bildiği tek işi devam ettirebiliyor olmak başlarda onu iyi hissettirir. Ancak zamanla, hayatı tamamen arşivin içine hapsolur. Gazete kupürlerinin arasından sızan nostalji rüzgârları şimdilerde 60'larında olan adamı eski hatıralarına götürür. Mazi belleğinde canlandıkça, özellikle çocukluk aşkını, asla gerçek anlamda ''sevgili'' olamadıkları Franziska aklına düşer. İçinde koca bir boşluğa dönüşen bu kadını anılarından hiç koparamadığını fark eder. Belki de artık, özgürlüğünü sınırlayan duygularını bir arşive kapatıp, geçmişiyle yüzleşmenin ve hayatında yeni bir sayfa açmanın vaktidir...


Peter Stamm, kendisini duygusuzlaştırmaya ant içmiş bir adamın hayattaki ikinci şansının peşinden gidişine tanıklık ettirdiği bu romanında, değişimin akıntısına kapılmanın ve anılarda yaşıyormuşçasına sonsuz bir anda var olmanın dayanılmaz çekiciliğine vurgu yapıyor.


Arşiv yalnızca dünyayı yansıtmaz, aynı zamanda dünyanın bir kopyasıdır.


Çevirmen: Ufuk Tonka / Sayfa Sayısı: 120 / Kategori: Roman


 

Canan Sancak - Kızıl Su - Edebiyatist


“Yüzünü kusurlarından arındırmak için çok kere ameliyat masasına yattı. Neşter ve bisturi… Yüz hatları kanlı birer bağdır ve en çok da bundan, insan çoğu kez ailesinin tekrarıdır.”


Mine Ailesi


Türk edebiyatseverlerinin Canan Sancak öykülerini okuduğunda “Daha önceleri nerelerdeydiniz?” diyeceğini duyar gibiyiz. Çünkü Sancak, çok özel bir kalem. İlk bölümdeki öyküleri Yaşar Nabi Nayır edebiyat ödüllerinde “dikkate değer dosya” olarak seçilmiş, sonradan eklenen öyküler de başka birçok ödülle bu başarıyı taçlandırmıştır. Son olarak da Kültür Bakanlığı tarafından ilk eser teşviğine layık görülen Sancak’ın ilk göz nuru Kızıl Su’yu Türk edebiyatına kazandırmış olmaktan gurur duyuyoruz.


Sayfa Sayısı: 96 / Kategori: Öykü

Comments


Schoolgirl with Books
bottom of page