Karanlık Gerçekçi olarak bilinen ve İspanyol edebiyatına yeni bir hayat verdiği kabul edilen yazar güçlü, aşırı, muazzam ve vurucu anlatımıyla, cinsellik ve argo içeren satırları, karakter çokluğuyla “tremendismo” akımını yaratmıştır.
Camilo José Cela (11 Mayıs 1916 - 17 Ocak 2002)
İspanya’da, Iria Flavia bölgesinde doğan yazar, ailesi başkente taşınınca eğitimine kilise okulunda devam etmiştir. 1931 yılında tüberküloz sebebiyle iki yıl hastanede kalır ve tüm zamanını okuyarak geçirir. 1934 yılında tıp fakültesine yazılsa da çoğu zaman edebiyat fakültesinin derslerine girer. Çağdaş edebiyat dersleri veren Pedro Salinas’dan etkilenir, yazdıklarını onunla paylaşır ve Salinas’ın yönlendirmelerini ciddiye alır. İç savaş başlayınca eğitimleri yarım kalır. Milliyetçi tarafta yer alarak savaşa katılır ve yaralanır. Şiir yazmaya devam eder; ilk kitabı “Pascal Duarte ve Ailesi” basılır. Romanın başarısından sonra hayatını yazmaya adar. Karanlık Gerçekçi olarak bilinen ve İspanyol edebiyatına yeni bir hayat verdiği kabul edilen yazar güçlü, aşırı, muazzam ve vurucu anlatımıyla, cinsellik ve argo içeren satırları, karakter çokluğuyla “tremendismo” akımını yaratmıştır. İç savaş sonrası dışlanmış bireyleri çaresizlik, yoksulluk, şiddet ve ahlaki çöküntü etrafında işleyen yazar eleştirilerini bu karakterlerde işleyerek akıma yön vermiştir.
1989 yılında “Nobel Edebiyat Ödülü”nü, 1995 yılında İspanyol edebiyatında verilen en prestijli ve kazançlı ödülü olan “Cervantes Ödülü”nü kazanmıştır.
Gençlik zamanlarındaki görüş ve yaşam tarzına rağmen Franco rejimi ile uyuşmazlıklar yaşayan Cela, 1945 ve 1948 yılları arasında “Arı Kovanı” kitabını yazar. Kitap sansüre uğrar, yasaklanır ve basımı engellenir. Yazar kitabın başında yazma serüvenini, o dönem geçirdiği rahatsızlıkları ayrıntılarıyla yazmış. O zamanın şartlarında kendisine uygulanan tedaviyi okurken “bu kadar ayrıntı gerekli mi?” diye düşündüm. Oysa yazar bize baştan fitili vermiş, isteyen istediği şekilde kullansın demiş.
Kitapta ellisi gerçek, üç yüz kırk altı karakter var. Ben saymadım, arka kapakta üç yüzden fazla olduğu yazıyor. Araştırdığımda böyle bir sayıya denk geldim. Okuyan biri olarak doğrudur diyorum. Okumaya başlarken kim, kimdir not alayım diye düşünürken sonradan akışına bıraktım.
Arı kovanı bu hikâye için en uygun tanım. Eserde yıkılmış, harabeye dönmüş Madrid, iç savaşa katılan Camilo José Cela’nın gözüyle çarpıcı bir şekilde aktarılmış. Kovan yakılıp, yıkılan Madrid şehri, kalbi ise Rosa’nın kafesi. Bayan Rosa’nın kafesi buluşma noktası, pazarlık yeri, dedikodu mekânı bir yer. Kafeye giren çıkan insanlar, onların dertleri, acıları, umutları, birbirine bağlı ilişkileri, takıntıları, aşırı davranışları tam bir arı vızıltısı gibi.
Karmaşık ve kaos içindeki bu şehirde herkes mutsuz. Yazar kaderleri belirsiz ve amaçsız insanları, bedenlerini satan kadınları, aydınları, işçileri, askerleri anlatırken yüzeysel bahsetmiş. Her bir karaktere görev vermiş. Savaşı protesto eden, ekonomik çöküşü eleştiren, sefaletten dert yanan bu insanların gürültüsünü aktarmış.
Kalabalık ama sessiz bir protesto var, kimi zaman sesler yükseliyor, araya mizah katıyor. Bunlar satır aralarına ince ince gizlenmiş. Hasta ve aç şehirde yaşayan tüm insanlar kendi kovanlarında hapis gibiler.
Arı kovanı gibi kaynayan, kavgaları eksik olmayan, karanlık tarafı büyük Madrid, yazarın zeki gözlemleriyle muazzam şekilde tasvir edilmiş. Kitabı okumak kolay değil, karakter fazlalığı başta karışık gibi gelebilir, anlatılanların içindeki hassas noktaları çıkarmak dikkat istiyor, çokça kullanılan özlü sözler, mizahi paragraflar yazarın kendine has yazım tarzının örnekleri. Onun için önce yazarı tanımakta fayda var.
İç savaş toplumu ne hale getirir, toplumsal ikiyüzlülük insanlara neler yapar? Bunların cevaplarını acıtarak vermiş yazar. Dünyada şu an, bu ve buna benzer olaylar yaşanırken, savaşlar çıkmışken vah halimize demeden geçemeyeceğim. “Savaş ne büyük acımasızlık! Herkes kaybediyor, herkes anbean kültürden uzaklaşıyor.” diyen Camilo José Cela yılmadan, usanmadan kitabı bastırmış. Bunca zaman okunmuş, kim ders aldı bilen var mı?
İspanya’nın Cervantes’den sonraki en önemli yazarı olan José Cela’nın bu eseri 1982 yılında “La Colmena” orijinal ismiyle sinemaya da uyarlanmış. Mario Camus’nün yönettiği film Altın Ayı Ödülü’nün sahibi olmuştur. José Cela’nın filmde küçük bir rol aldığını da belirtelim; bu da ufak bir bilgi.
Yazar: Sema Öklü
İnstagram: @kitapsemasi
Alıntılar
“Küstahlık almış yürümüş. Böyle giderse kim bilir sonumuz nereye varacak! Disiplin olmadıkça iyi hiçbir şey yapılamaz. Disiplin yoksa hiçbir şey için çaba harcamaya değmez.”
“Yalnız inançla iyileşemezsiniz dostum. Daha baştan ölmeye mahkumdur çabasız inanç. Hiçbir işe yaramaz. Kendinizden de bir şey katmanız, itaatkâr ve sabırlı, çok sabırlı olmanız gerekir.”
“Kiminin yoksul, kiminin zengin olması kötü bir şey. Ne çok zengin olmalı insan ne de çok yoksul. Her şey kararında olmalı. Hepimiz eşit olmalıyız.”
Yayınevi: Jaguar Kitap
Çevirmen: Gökhan Aksay
Sayfa Sayısı: 312
Ebat: 12,8x19,7 cm
Baskı Yılı: 2021
Kategori: Roman
Yazarın hayatını, tarzını ve görüşlerini bilerek okumak kesinlike çok önemli katılıyorum buna. Bunlar hesaba katılmadan yapılan bir okuma ile diğeri bir olmayacaktır. Bu yazar, akım, tarz, eleştiriler, haklı tepkiler, gizli mesajlar çok güzeldi. Ben okuduğum için hatta yazarın mesaj yöntemini öğrendiğim için mutluyum. Sevgiler... 💖