2022 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Annie Ernaux'nun ilk romanı "Boş Dolaplar," yazarın diğer eserlerine konu olan her şeyin başlangıcı.
Annie Ernaux (1 Eylül 1940)
Fransa’nın Lillebonne kentinde işçi sınıfı bir ailenin kızı olan Annie Ernaux, geleneklerine bağlı bir ailede büyümüştür. Katolik ortaokulunda okumuş, Roven ve Bordeaux Üniversitelerinde edebiyat eğitimi almıştır. Annie Ernaux aşağı sınıftan olmanın verdiği değersizlik hissini ve yaşadıklarını kitaplarında açık ve sade bir dille yazmış. Tarihi ve yaşadığı gündelik hayatı eserlerinde konu aldığı için yazım tarzına oto-sosyobiyografi denilen Ernaux, öz yaşam öyküsünü nesnel bir söylemle anlatmakta ustadır. Eserlerinde işlediği konular kadın özgürlüğü, cinsellik, evlilik, kürtaj, sınıf atlama, aile, yaşlılık ve ölüm gibi temalardır.
Altmış yıl önce günlüğüne yazdığı “Soyumun intikamını almak için yazacağım,” sözüne sadık kalarak hep yazmıştır.
“Kişisel hafızanın köklerini, mesafelerini ve kolektif kısıtlamalarını keşfetmedeki cesaretinden” dolayı 2022 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır.
Boş Dolaplar (1974)
İlk eseri 1974 yılında yazdığı otobiyografik özellikler taşıyan Boş Dolaplar eseridir. Boş Dolaplar yazarın diğer eserlerine konu olan her şeyin başlangıcı bir roman. Kitapta işçi sınıfı kökenli olduğu belirtilen Denise Lesur’ün çocukluk, ergenlik ve yetişkinliğe varış hikâyesini okuyoruz. Bir kadın olarak Denise’in merdiven altı bir yerde kürtaja mecbur kalmasını okumak çok zor geldi. Başlangıcı bu çarpıcı konuyla yapan yazar “Olay” isimli kitabında yalnızca bu konuyu işlemiş. “Bir Kadın” eserinde annesine veda, “Babamın Yeri” eserinde ise babasını yazmış. Boş Dolaplar eserindeki anne ve babayı diğer kitaplarda farklı bakış açısıyla yazmış.
Ernaux, büyüme sancıları çeken Denise’i şöyle tarif etmiş: “Kim miyim ben? Önce bakkal Lesur’ün kızı, sonra her daim sınıf birincisi. Ve pazar günleri beyaz soket çorap giyen bön kız, burslu öğrenci. Sonraysa… kaçak kürtajcı tarafından içine edildiği için sonrası olmayabilir.”
Denise hiçbir şeyden mutlu olmayan, isyan içinde bir kız. Tanrı’ya tapmadığını, anne ve babasına itaat etmediğini, her günahı işlediğini düşünüyor. Ergenlik sancıları çekiyor, cinselliği keşfediyor ve kendini aile-okul-kilise arasında sıkışmış hissediyor. O yaş grubu gençlerde yaşanan şeyleri okurken empati yapmamak imkânsız. Aileler ne kadar fedakârlık yaparsa yapsın çocuklarda memnuniyetsizlik ve isyan oluyor. Üst sınıfın hayat tarzına özeniyor, onlar gibi olamayınca mutsuz olup, depresif hallere bürünüyor, ebeveynlerine düşman oluyorlar. Ernaux tüm bunları yaşamış ve o dönemleri itiraf eder gibi açık açık yazmış. Bu kitabında sürekli sorgulama halinde: Annem ve babam kim? Ben kimim? Babamın bakkalını neden sevmiyorum? Üst sınıf neden zengin? Kitap okuyarak üst sınıf gibi olur muyum? Ernaux, Denise gözüyle geleceği için geçmişle hesaplaşmasını yapıyor bu sorularla. Yazdıklarıyla anne ve babasını, kürtajını, bencilliklerini, hırslarını anlatıyor. Hayatını bu kadar açık yazan az kişi var sanırım. Çoğu yazar otobiyografik öğeleri kullanıp kurgulanmış eserler yazarken Ernaux’un hayatını olduğu gibi yazması çok düşündürücü, bir o kadar da sarsıcı. İlk kitabını yazarken eşinin haberi olmaması, kitap basıldığında da “gizlice kitap yazıyorsan beni de aldatabilirsin” demesi; eşinden destek görmemesi de üzücü ve kadınları küçük gören erkek bakışı. Ama o vazgeçmemiş, yazdıklarıyla başarılar kazanmış, yaşadığı her şeyin burjuvalar yüzünden olduğunu, karnından söküp attığı aşağılanmışlığının ve hamileliğinin bir hiç olduğunu savunmuş. Gerçekleri yazmayı hedef almış.
Cesur ve sarsıcı bir eser. Herkesin okumasını ve üzerine düşünmesini tavsiye ederim.
Yazar: Sema Öklü
Instagram: @kitapsemasi
Alıntılar
“İnanmak istemiyorum, niçin onlar gibi olmayayım, mideme bir taş oturuyor, gözyaşlarım gözümü yakıyor. Artık hiçbir şey önceki gibi değil. Aşağılanma bu. Okulda öğrendim bunu, okulda hissettim aşağılanmayı. Mutlaka benim gibi başkaları da vardı, ama farkında değildim, dikkatimi çekmiyordu belki de.”
“Edebiyatmış, edebiyat da zaten yoksulluğun bir arazı değil mi, geldiğin çevreden kurtulmanın en klasik yolu.”
“Tükür, kus ve unut. Hayat içimde ölüyor, karnımda. Ne zaman oldu, nasıl oldu? Hikâyemi kendime anlatıyorum. Henüz anlayabilmiş değilim.”
Yayınevi: Can Yayınları
Çevirmen: Siren İdemen
Sayfa Sayısı: 168
Ebat: 12,5x19,5 cm
Baskı Yılı: 2022
Kategori: Roman
Ne kadar güzel bir yazı olmuş, yazarın tüm eserlerini okumak istiyorum ki bu eseri de yazıda belirtildiği gibi harika bir başlangıç. 💖